top of page
Synergy Logo TR.png

Enerji Arz-Talebinde Modelleme ve Gerçek Arasındaki Büyük Farklılık - Barış Sanlı


Sayılar, argümanların bilimsel olması için damgalı, mühürlü bir garanti midir? Ya da matematik ve denklemler geleceğin bir göstergesi mi yoksa rasyonel seçimleri iletmek için soyut bir dil midir? Son zamanlarda, bilimsel gerçekler olarak karıştırılabilecek rakamlar yardımıyla gelecekteki enerji arz-talep vizyonlarını pazarlamaya daha çok ilgi duyuyoruz. Bunlar binlerce insani varsayımın ürünüdür, dolayısıyla simülasyon araçlarıdır. Öte yandan bilim, kendi başına gerçek değil, gerçeği bulmak için hiç bitmeyen bir arayıştır. Bilimde yerçekimi için bile “nokta” yoktur.


İklim modelleri atmosferik modellerdir ve küresel ısınmanın bilimsel ve kanıtlanmış bir temeli vardır. Yansıma veya bazı küçük parçalar hakkında birkaç sorun var. Ancak bu, 3B yapısal simülasyonlar gibi fiziksel bir olgu modelidir. Enerji arz-talep modellemesi farklı bir canavardır. Konumuz bu ikinci tip modeller.


Son zamanlarda enerji geçişinde bir duraklama görüyoruz. Temel sorun, dünyamızın çalışma şeklidir. İki realitemiz var, bitler ve atomlar. Bit, elektronik olarak üretilen her türlü bilginin para birimidir. Atomlar, karşımıza çıkan somut ve fiziksel varlıklardır. Bir rüzgâr türbininin tasarımını birkaç gün içinde değiştirebilir ve test edebilirsiniz, ancak yeni türbin üretim süreci ve uygulaması yine de aylar alacaktır. Bu enerji geçişinin tek olumlu yanı güneş panelleri, ancak bu, Çin'in agresif sanayi ve ihracat politikaları sayesindedir. Dünya, güneş panelleri için Çin'e, petrol için OPEC+'a bağımlı olduğundan çok daha fazla bağımlıdır.


Bitler ve atomlar arasındaki zaman çarpanı ne yazık ki çok büyük. Örneğin yeni teknolojiler için insan, mühendis yetiştirmek yıllar alacaktır. Temiz enerji teknolojileri için izin 4-10 yıl sürüyor. Altyapı gelişmiş ülkelerde 16 yıla kadar sürüyor. Ancak bir bilgisayar simülasyonunda bu sadece birkaç dakika meselesidir. Çözüm, fiziksel gerçekleri simülasyonlara entegre etmekte yatıyor.


Örneğin, dijital ikizler oluşturmak, daha gerçekçi sayısal modellere sahip olmanın iyi bir yoludur. Bununla birlikte, enerji geleceği modellerinin çoğu, en meşhur, hakem değerlendirmeli olanlar bile, izin sürelerini, standart gereklilikleri, insan yetiştirme süresini ve yeni yatırımlar için dört kat sermaye maliyeti gibi gelişmekte olan ülkelerdeki finansman sorunlarını dikkate almıyor. Bu modeller sanki önce at arabasına sahipler ve şimdide onu çekecek atı bulmaya çalışıyorlarmış gibi görünüyor.


Gerçeğin anında yayınlanmasını beklerken dezenformasyonun hızlı iletimi için bir ortam görevi gören sosyal medya gibi, modelleme dünyası da gerçeği yansıtan sayılardan çok sayılar olarak yansıtılan fikirlerle ilgilidir. Bu yanlış değil ve ben buna karşı değilim. Bir yatırımın nasıl yapıldığı veya rüzgâr şirketlerinin neden büyük kayıplar yaşadığı hakkında hiçbir fikrinin olmadığı, enerji ile ilgili gelecek senaryoları veya temiz enerji üretim fiyatlarının yükselebileceği bir Çin senaryosunu aklına getirmeyen, sadece matematik denklemlere odaklanan modellemeler de gördün. Bu da 18.yy’da saat gibi işleyen evren düşüncesinin yeni haline benziyor.


Modelleme ve gerçeklik arasındaki bu büyük farklılık, enerji geleceği hakkında sözde bilimsel bir tartışma yaratıyor. Bu 1000 GW'lık yatırımlar, milyonlarca EV arabası, enerji tüketimini %20 gibi azaltabilecek davranış değişiklikleri, su ve elektrik fakiri Afrika zengin ülkelere sınırlı su kaynakları ile hidrojen ihraç ediyor, bilim ya da gerçek değil, fikir. Bu fikirlerden daha fazlasına ihtiyacımız var. Ama bunların gerçekler, kanunlar, bilim değil, fikirler, sayılar ve denklemlerle süslenmiş hayaller olduğunu anlamalıyız.


Biz hayalperestiz. Bir teori, rüyalarımızın bilinçten koptuğumuz zaman beynimizin çalıştırdığı alternatif senaryolar olduğunu söylüyor. Modeller daha çok, alternatif senaryolara itilen sayılar ve denklemler tarafından inşa edilen soyut gerçekler hakkındadır. Hayal kurmalıyız, hayal gücümüzü sonuna kadar kullanmalıyız. Ancak bunu gerçekle karıştırmak doğru değil.


Enerji geçişi, şimdiye kadar karşılaşamayacağımız kadar çok teknoloji, mühendis, teknisyen, finansman, altyapı gerektiriyor. Modeller için bu, bazı varsayımlarla beslenen bir denkleme bağlı bir sayıdır, gerçek dünya için bu uzun bir yolculuktur, birçok deney, geri çekilme ve muhtemelen gördüğümüz en büyük meydan okumadır. Ve biz daha yeni üst yüzeyini kazımaya başladık.


Comments


bottom of page