Kaçınılmaz olarak, dünyadaki en ünlü aile İngiliz Kraliyet Ailesidir. Birleşik Krallık üzerindeki siyasi etkilerinin yanı sıra vatandaşlara örnek olması gereken bir aileyi simgeliyorlar. Bu nedenle, kamuya açık bir konuya yönelik gösterdikleri her çaba, geniş kitlelere duyurulur. Başka bir deyişle, hayatlarını kamera önünde yaşıyorlar, bu da onları örnek alınan bir halk figürü yapıyor. Günümüzde sosyal medyanın çoğu yaş grubu için ne kadar etkili olduğu hakkında sık sık konuşuyoruz. Son on yılda sosyal medya kullanımı aşırı arttı ve bilgiyi algılama şeklimiz yavaş yavaş sosyal medyaya yöneldi. Sosyal medyayı kullanma şeklimiz, etkili insanları takip etmeye yönelen diğer insanların yaptıklarını "takip etmek"tir. Bu nedenle dünya çapındaki insanlar İngiliz Kraliyet Ailesi'ne ulaşabilir ve yaptıklarını takip edebilir. Takipçilerine ürün ve hizmet tanıtan ünlüleri gördüğümüzde, Kraliyet Ailesi'nin de aynı şeyi şöhretlerini ve isimlerini kullanarak yaptığını görüyoruz. Görevlerinden biri, ailenin saltanatı boyunca gördüğümüz gibi, barış, birlik ve daha pek çok sosyal meseleyi teşvik etmektir.
Sürdürülebilirlik ve yaygınlaştırılması da uzun yıllardır ailenin ilgi alanlarından biri olmuştur. Kraliyet Ailesi için halkı etkilemenin temel amacı farkındalık yaratmaktır . "Kırk yıldan fazla bir süredir Galler Prensi, sürdürülebilir bir gelecek için eylemi savunmak için benzersiz konumunu kullandı." Farkındalık yaratma yolu konuşmalar, makaleler, kitaplar, filmler yapmak olarak tanımlanıyor. Sürdürülebilirliği sağlama hedefine, insanlara ulaşarak ve sürdürülebilirliğin gerekliliği yönünde fikirlerini değiştirerek ulaşmayı hedefliyor. Ayrıca ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğin ve kalkınmanın doğal kaynakları tüketerek değil, yaşatarak sağlanabileceğini savunuyor. Bence sürdürülebilirlikle ilgili iddiası haklı; ancak, insanların sürdürülebilirliğe bakışını değiştirmeye yeterli mi? Bahsedildiği gibi, onlar dünyanın en ünlü ailesidir ve dünyanın her yerindeki insanlar üzerinde etkili bir güce sahiptirler, bu da onları takipçileri üzerinde farkındalık yaratma konusunda büyük bir güce sahip olmalarını sağlar. Sürdürülebilir bir gelecek sağlamak için ellerinden gelenin en iyisini yaptılar mı, yoksa yapabilecekleri başka bir şey var mı?
Şimdiye kadar ne yaptılar?
COP26
2021'in sonlarına doğru, iklim değişikliği ve sürdürülebilirliğe yönelik bazı hedefler belirlemek için İngiltere, Glasgow'da COP26 konferansı düzenlendi. İklim değişikliğinin gidişatını değiştirmek için neler yapılabileceğini tartışmak üzere 197 ülke konferansa katıldı. “Karar paketi, iklim değişikliğine karşı direnç oluşturmak, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve her ikisi için de gerekli finansmanı sağlamak için güçlendirilmiş çabalar da dahil olmak üzere bir dizi mutabık kalınan maddeden oluşuyor.” Hem kısa hem de uzun vadeli bazı hedefler belirlerken iklim değişikliğini ve sürdürülebilirliği kontrol altına almak için daha önce yapılanları revize edildi. İngiltere Kraliçesi bir röportajında bu konuya değindi COP26 ülkelerini "Konuşuyorlar ama sözlerini eyleme yansıtmıyorlar" diye eleştirdi. Prens Charles, sadece konuştukları konusunda hemfikir, ancak felaket bir sona doğru giderken vaatlerini nasıl gerçekleştireceklerikonusuda kuşkulu.. Ancak, hem Kraliyet Ailesi'nin hem de Birleşik Krallık hükümetinin COP26 konferansına katılması ve aynı şeyi yapmaları arasında bir çelişki var. Neler yapılabileceğini tartıştılar ve bazı değişikliklerin sözünü verdiler. Ancak, çok büyük bir etki yaratacak kadar umut veriyorlar mıydı? Mevcut durum böyle bir şeyin olmadığını gösteriyor.
Sürdürülebilir Piyasalar Girişimi ve Konseyi
"İklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybının neden olduğu artan tehditlere yanıt olarak, Galler Prensi, Eylül 2019'da Dünya Ekonomik Forumu ile işbirliği içinde Sürdürülebilir Piyasalar Girişimi ve Konseyi'ni kurdu. " Sorunları çözmenin olağan bir yolu olarak, 10 adımlı bir eylem planı oluşturdular . Galler Prensi’nin belirttiği gibi, gelecekteki küresel faydayı optimize etme hedefi vardır. Bu adımlar sosyal medyayı farkındalık için kullanmak, doğaya yatırım yapmak, sürdürülebilir malları ulaşılabilir ve popüler kılmak vb. olarak özetlenebilir. Prens Charles iklim değişikliği konusunda yapılması gerekenlerin devrim niteliğinde olması gerektiğini sık sık dile getiriyor. Sürdürülebilir Piyasalar Girişimi ve Konseyi'nin aldığı kararlar da devrim niteliğinde olmalıdır; ancak bence bunlar yeni veya devrim niteliğinde bir şey değil. Aslında, "İklim değişikliği ve etkileriyle mücadele için acilen harekete geçin" adlı 13 No'lu BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve hedefleri ile oldukça benzer. Bu nedenle, bence Prens Charles'ın vaatlerine ulaşmak yeterince devrimci değil.
Ayrıca ne yapabilirler?
Şimdiye kadar yaptıklarına bakınca daha çok konferanslar, toplantılar düzenlediler, hedefler belirlediler vs. Yukarıda sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konusunda yaptıkları yakın geçmişte yaptıkları iki eylemi verdim. Diğer ülke ve kurumları hiçbir işlem yapmadan sadece konuşuyorlar diye eleştirseler de yaptıkları işler birbirine benziyor. Bahsettiğim gibi, halkın gözü önünde yaşıyorlar ve yasama yetkileri yok. Dolayısıyla mevzuat değiştiremedikleri için örnek olarak kamuoyunu en fazla etkileme gücüne sahiptirler. Farkındalık yaratmak için bir hedef belirlemekten ziyade, kamuoyunun fikrini değiştirmeye ve kamuoyunu bilinçlendirmeye yönelik davranışlarıyla örnek olmalıdırlar.
Onlarca yıldır çevreyi ve sürdürülebilirliği savunuyor olsalar da, kendilerinin mükemmel bir örnek olmadığını düşünüyorum. Sürdürülebilir ve tamamen çevre dostu bir şekilde yaşamıyorlar. Örneğin, İngiliz Kraliyet Ailesi ellerinde çok büyük miktarda toprak tutmaktadır. Ancak bunların ormansızlaştırıldığı ve bazen endüstriyel nedenlerle kullanıldığı söylenmektedir . "Prens Charles'ın Cornwall Dükalığı, Avrupa Birliği ortalaması yüzde 37'ye kıyasla sadece yüzde altı ağaç örtüsüne sahip." Bu topraklar, Kraliyet Ailesi tarafından belirlenen hedeflerin tam tersi olan "çirkin görünümlü" olarak görülüyor. Ayrıca Kraliçe ve ailesinin avlanmayı çok sevdiği bilinmektedir; bu nedenle, kuş avı için daha net bir manzara oluşturmak için sık sık avladığı topraklar ateşe verilir. Ayrıca Saray için çok fazla enerji harcandığı ve çevre dostu olmadığı da bilinen bir gerçektir.
Comentários