top of page
Synergy Logo TR.png

Türkiye'nin Enerjide Ar-Ge'sinin Geleceğine İlişkin Politika Önerisi - Erkin Sancarbaba


Bilindiği üzere enerji üretim yöntemlerinin evrimi enerji sektöründe yeni bir döneme işaret etmektedir. Bu bağlamda, Türkiye'nin gelişen enerji teknolojilerine adaptasyonu, enerji dönüşümünü hayata geçirmek için ulusal bir meseledir. Mevcut koşullarda, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini teşvik edecek ve öncülük edecek yeni bir modelin uygulanması hayati önem taşımaktadır. Bu model, ülkelerimizin finansal kaynaklarını en verimli şekilde kullanarak nükleer ve yenilenebilir enerjiye yönelik Ar-Ge yatırımlarını hızlandırmalıdır. Ayrıca, söz konusu yeni modelin uygulanmasıyla Türkiye, nitelikli insan sermayesinin çekim merkezi haline gelebilir ve yetenekli personel yetiştirme konusunda da ilerleme sağlayabilir. Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu model kapsamlı bir şekilde tartışılacaktır.

Türkiye'nin yakın tarihinde Türk savunma sanayiinin gelişmesi gibi model teşkil edebilecek bir takım başarılı örneklerin olduğu görülmektedir. Savunma sanayinde söz konusu başarının elde edilmesi, enerji sektöründe de uygulanabilecek iyi planlanmış bir dizi politika ile hayata geçirilmektedir.

Hükümetlerin katı bir şekilde uyguladıkları düzenlemeler ve mali kurallar çerçevesinde Ar-Ge ve yenilikçi çalışmaların başarılı bir şekilde yapılması pek olası değildir. Hükümetlerin belirli kural ve ilkelere göre hareket etmesi kabul edilebilir olsa da, enerji üretimi ile ilgili Ar-Ge faaliyetleri gibi belirlenmiş alanlarda mali kurallar ve karar verme konusunda esneklik sağlamak, gelişmek için çok önemlidir.

İlk aşamada yatırım sermayesi olarak kullanılacak paranın nasıl yönetileceği açıklanmalıdır. Öneri olarak, finansal esneklik sağlayabilecek ve inisiyatif almayı teşvik edebilecek “enerji sektörü yatırım fonu” oluşturularak, fonu yönetecek kurumların katı bir şekilde benimsenen devlet bütçesi uygulamasından çıkarılması bir zorunluluktur. Fonun gelir ve esnek bütçeye sahip olmasını sağlayacak bir mekanizmanın oluşturulması da zorunludur. Ayrıca, fonun Kamu İhale Kanunu ve (5018 sayılı) Kamu Mali Yönetimi Kanunundan çıkarılması ihtimali, yatırım fonunun finanse edeceği proje ve üretim faaliyetlerini hızlandırabilir. Girişimin yönetimi söz konusu olduğunda, bir yürütme kurulu (Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında olabilir) özerk kararlar alabilir. Söz konusu fon yönetimi sayesinde Ar-Ge yatırımlarına ve beşeri sermaye gelişimine daha fazla kaynak ayrılması kaçınılmaz hale gelmektedir.

Akabinde özellikle nükleer ve yenilenebilir enerji alanında faaliyet gösteren dağınık kurum ve kuruluşların bir araya gelmesi ve işbirliği ortamının sağlanması teknoloji ve know-how transferini mümkün kılabilir. Öte yandan Türkiye'de mevcut durumda birbirinden bağımsız küçük şirketler araştırma ve geliştirme faaliyetlerine kaynak ayırmakta, devlet kurumları ise bu verimsiz Ar-Ge faaliyetlerine kaynak ayırmaktadır. Mevcut politika, birikimli uygulama eksikliği ve kaynak israfı nedeniyle hayal kırıklığı ile sonuçlanıyor. Sonuç olarak, ortak ve kapsamlı politika belirleme ve Ar-Ge yatırımlarını kontrol etme konusunda büyük bir yaygınlığa sahip kapsayıcı bir otorite, kaynakların verimli kullanılmasını ve araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin başarısını sağlayabilir.

Ayrıca, enerji sektöründe Ar-Ge yatırımları ve projeleri yapacak kurum ve kuruluşların insan sermayesini çekmek için Türk kamu personel sisteminin kapsadığı ücret ve istihdam politikalarını uygulamamaları gerekmektedir. 375. Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile mümkün olan benzersiz ve çekici ücret rejimi ile bağlantılı olarak ülkemizde ve dünyada özel nitelikli personelin dikkatini çekmek oldukça mümkün olabilir. Ayrıca nükleer ve yenilenebilir enerji sistemleri konusunda başarılı Ar-Ge projelerine katkıda bulunanları ödüllendirecek bir ödül sisteminin oluşturulması, yeni neslin ilgisini artırabilir ve nitelikli insan gücünü bu endüstriyel gelişmelerde yer almaya motive edebilir.

Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Tetkik Kurumu'nun kurulması gibi önemli gelişmeler olmasına rağmen, bu tür yeniden yapılanma çalışmaları sürdürülebilir ve gelecek vaat eden bir politika belirlemek için yeterli değildir. Türkiye enerji sektörünün mevcut durumunun öngördüğü söz konusu yeni model, bir politika önerisi olarak değerlendirilmelidir. İncelenen model, Türkiye'nin geleceği için uzun vadeli ve akılcı politikalar geliştirilmesi durumunda başarılı olma potansiyeline sahiptir.


Comments


bottom of page