Hâlihazırda devam eden ve etkisi küresel ölçekte hissedilen Ukrayna Krizi, ülkelerin uygulamakta oldukları enerji politikalarının revizyonunun bir ekonomik güvenlik meselesi olduğunu doğrular niteliktedir. Elbette enerji kaynakları açısından dışa bağımlı ülkelerin ithalat rotalarını yeterince çeşitlendirememesinin devletlerin ekonomik güvenliğine tehdit teşkil ettiği yeterince açıktır ve bu konu dünya gündeminde fazlasıyla tartışılmaktadır. Diğer taraftan, kritik enerji kaynaklarını ihraç eden ülkelere bakıldığında, mevcut pazarların ve ihraç rotalarının çeşitlendirilmesi de ekonomik güvenliğin tesis edilmesi açısından hayati öneme sahip bir stratejidir.
Türkmenistan, sahip olduğu 13,6 trilyon metreküplük toplam doğal gaz rezerviyle enerji sektöründe kilit bir oyuncu olma potansiyeline sahiptir. Mevzubahis rezerv miktarıyla Türkmenistan, dünya üzerindeki doğal gaz rezervlerinin %7,2’lik kısmına sahiptir. 2021 yılına bakıldığında yıllık 83,77 milyar metreküplük üretimle ülke tarihinin doğal gaz üretim rekoru kırılmıştır. Küresel enerji pazarındaki rolünü sağlamlaştıran Türkmenistan, istikrarlı doğal gaz tedarikine ihtiyaç duyan Avrupa pazarı için önemli bir alternatif teşkil etmektedir.
Türkmenistan’ın doğal gaz ihracatına bakıldığında en büyük alıcı olarak Çin görülecektir. 2021 yılında Çin, 34 milyar metreküp Türkmen doğal gazı ithal etmiştir. Bu rakam Türkmenistan’ın yıllık üretiminin yaklaşık %40’ına tekabül etmekle birlikte Çin’in Türkmenistan doğal gaz ihracatında sahip olduğu oldukça yüksek pay, Türkmenistan için bazı riskleri ve kırılganlıkları da beraberinde getirmektedir. Bu durumu destekleyen en açık örnek, 2020 yılının Mart ayında PetroChina şirketinin mücbir sebep bildiriminde bulunarak Türkmenistan’ın başını çektiği Orta Asya ülkeleriyle imzalanan doğal gaz alım sözleşmelerini askıya almasıdır. Elbette bu duruma yol açan başlıca sebep, Covid-19 pandemisinin enerji taleplerinde yaratmış olduğu düşüştür. Öte yandan bu durum Türkmen hükûmetini, Çin gibi büyük enerji ithalatçılarında yaşanabilecek potansiyel talep dalgalanmalarına yönelik olarak önlemler almaya yönlendirmektedir.
Tüm bu gelişmeler dikkate alındığında, Türkmenistan’ın Azerbaycan ve Türkiye’nin aktif rol oynadığı Güney Gaz Koridoru vasıtasıyla Avrupa pazarına yönelme girişiminde bulunması şaşırtıcı değildir. Türkmenistan’ın Güney Gaz Koridoru’na dâhil edilmesi çabaları ilk kez gündeme gelmemekle birlikte tarafların daha önce görülmemiş ölçüde somut adımlar attıkları görülmektedir. Zira mevcut enerji krizi alternatif arayışlarını artırmıştır. Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın Türkmenistan ziyareti sonrası kamuoyunda, Türkmen gazının Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) Projesi vasıtasıyla Trans Adriyatik Boru Hattı ile Avrupa’ya iletilmesi üzerinde bir uzlaşı sağlandığına yönelik kanı oluşmuştur.
Türkmenistan doğal gazının Güney Gaz Koridoru kapsamında Avrupa’ya hangi yöntemlerle iletileceği henüz netlik kazanmamasına rağmen bazı seçeneklerin değerlendirildiği görülmektedir. Seçeneklerden biri Türkmen doğal gazının İran toprakları üzerinden Azerbaycan’a iletilmesidir. Bu fikrin temelini oluşturan yaklaşım, hâlihazırda Türkmenistan, İran ve Azerbaycan arasında Kasım 2021’de imzalanan ve üç ülke arasında doğal gaz transferlerini sağlayan “doğal gaz swap anlaşmasıdır”. Anlaşma uyarınca yıllık 2 milyar metreküpe kadar doğal gaz Türkmenistan’dan İran’a iletilecektir. Buradaki amaç İran’ın kuzey bölgelerinde özellikle kış aylarında doğal gaz temininin yapılabilmesidir. Bunun karşılığında da İran Türkmenistan’dan iletilen doğal gaz hacmine eşdeğer olarak Azerbaycan’a doğal gaz iletecektir. Diğer taraftan bu anlaşma kapsamında kurulan mekanizmanın hacminin artırılmasının önünde bazı engeller olup olmadığı tartışılmaktadır. Engel teşkil edebilecek durumlar arasında İran’ın Batı yaptırımlarına muhatap olmasının yanı sıra İran’ın Azerbaycan’a doğal gaz iletim altyapısının sınırlı olması gösterilmektedir.
Türkmen doğal gazının Avrupa’ya iletimine yönelik değerlendirilen diğer bir seçenek ise yaklaşık yirmi yıl önce gündeme gelmiş ve üzerinde fazlasıyla tartışılmış olan Trans-Hazar doğal gaz boru hattı projesidir. Daha sonraki yıllarda Nabucco Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’nin hayata geçirilmesi için yoğun diplomatik çabalar sarf edilmiş olsa da mevzubahis proje Güney Akım Doğal Gaz Boru Hattı projesiyle rekabet edememiştir ve inşası üzerinde uzlaşı sağlanamamıştır. Proje kapsamında Türkmen doğal gazının Hazar Denizi’nin altında inşa edilecek boru hattıyla ilk olarak Azerbaycan’a ve ardından mevcut doğal gaz iletim altyapısıyla Gürcistan üzerinden Türkiye’nin TANAP Doğal Gaz Boru Hattı ile Avrupa’ya iletimi planlanmıştır.
Güney Gaz Koridoru girişimi uzun vadeli çıkarları gözeten bir proje olup hâlihazırda inşa edilmiş olan enerji iletim hattı yatırımları geleceğe yönelik stratejik fırsatlar tespit edilerek hayata geçirilmiştir. İncelendiğinde geçmişte planlanmış olan ve Hazar Denizi’nden Türkmen doğal gazını Avrupa’ya ulaştırmayı amaçlayan Nabucco Doğal Gaz Boru Hattı Projesi için başlangıç olarak öngörülen iletim kapasitesi 10 milyar metreküptür. Bu doğrultuda Güney Gaz Koridoru dâhilindeki yatırımlar değerlendirmeye alındığında ortaya tatmin edici bir sonuç çıkmaktadır. Zira ek yatırımlar yapılması halinde Türkmen doğal gazının Avrupa’ya taşınması için yeterli altyapı kapasitesi sunulabilmektedir.
Şah Deniz doğal gaz yataklarını önce Azerbaycan anakarasına bağlayan ve ardından Gürcistan üzerinden TANAP ile birleşen Güney Kafkasya Boru Hattı’nı (SCP) genişletme projesi (SCPX) ile birlikte Güney Kafkasya Boru Hattı’nın kapasitesi 2018 senesi itibariyle yıllık 24 milyar metreküpe ulaşmıştır. Mevzubahis kapasite ek yatırımlarla birlikte 31 milyar metreküpe çıkarılabilir.
Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) altyapısı ele alındığında ise yıllık 16 milyar metreküplük doğal gaz taşıma kapasitesinin, boru hattı güzergâhına beş kompresör istasyonu eklenmesiyle birlikte 31 milyar metreküpe ulaşması sağlanabilir. Güney Gaz Koridoru kapsamında Türkiye’den transit olarak gelen doğal gazı Avrupa’ya iletme işlevini üstlenen Trans Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı (TAP) değerlendirildiğinde ise boru hattının yıllık 10 milyar metreküplük operasyonel kapasiteye sahip olduğu bilinmektedir. Mevcut kompresör istasyonlarının modifikasyonlarının yapılmasına ek olarak boru hattı güzergâhına iki yeni kompresör istasyonu eklenmesiyle birlikte 20 milyar metreküplük kapasiteye ulaşılması mümkündür. Mevzubahis ek yatırımların sonucu olarak Güney Gaz Koridoru, Türkmen doğal gazının Avrupa’ya iletimi için fazlasıyla yeterli kapasiteye ulaşabilmektedir. Dolayısıyla Türkmenistan, sahip olduğu doğal gaz rezervleri ve enerji yatırımları ile Avrupa ülkeleri açısından alternatif bir enerji tedarikçisi haline gelme potansiyeli taşımaktadır.
Ülkelerin içinde bulunduğu jeopolitik karmaşanın enerji piyasalarına sirayet etmesi, ülkelerin enerji politikalarında ciddi revizyonlar gerektirmektedir. Devletlerin ve şirketlerin, sürdürülebilir enerji iletim rotalarına yönelmesi kaçınılmaz görünmekle birlikte yeni alternatif arayışlarında politik önyargılardan uzak durulması gerektiği ortadadır. Enerji politikalarının ana odak noktasının, enerji kaynaklarının iletiminde istikrarı sağlamak olması gereken bir dönemden geçilmektedir. Bu doğrultuda hem gerekli altyapının bir noktada tesis edilmiş olması hem de Türkmenistan hükûmetinin enerji alanında yeni işbirlikleri arayışı içinde olması sebebiyle Türkmen doğal gazının Güney Gaz Koridoru vasıtasıyla Avrupa’ya iletilmesinin gerekliliği daha iyi anlaşılmaktadır. Türkmenistan’ın Güney Gaz Koridoru girişimine entegre edilmesinin bölgesel enerji güvenliğine olumlu etki edeceği kuşkusudur.
Comments