Son yıllarda ülkelerin gerek mevcut enerji yatırımlarını güçlendirmek gerekse yeni enerji yatırımlarını hızlandırmak için işbirliklerini artırdıklarına şahit olunmaktadır. Çin ve Suudi Arabistan arasında güç kazanan işbirliği bu bağlamdadeğerlendirilebilir. İki ülke, uzun vadeli vizyon ve çıkarlarıyla uyumlu ortak enerji yatırımları gerçekleştirmek için birlikte çalışıyor. Bir Kuşak ve Yol Girişimi ülkesi olarak Suudi Arabistan, Çin'den gelen yatırımları artırmayı hedefliyor. Diğer taraftan Çin de Suudi Arabistan'ın Vizyon 2030 kapsamındaki projelerinde pay sahibi olmaya istekli görünüyor. Enerji alanında ikili ilişkileri güçlendirmeye yönelik en son adım, Suudi petrol şirketi Aramco ile Çin’in petrol ve kimya devi Sinopec arasında 3 Ağustos'ta imzalanan mutabakat zaptı olmuştur. Mutabakat zaptı, tarafların Suudi Arabistan'da gerçekleştirilecek projelerde iş birliği yapmasını öngörüyor.
İmzalanan mutabakat zaptı, rafinaj ve petrokimya alanlarında entegrasyon sağlamanın yanında inşaat,mühendislik, petrol sahası hizmetleri ve tedarik alanlarında iş birliğini güçlendirmeyi amaçlıyor. İki şirket ayrıcaupstream ve downstream teknolojileri üzerinde de birlikte çalışmayı planlıyor. Ayrıca karbon yakalama ve hidrojen üretiminde ortak yatırımlar ve Ar-Ge iş birliği hedefleniyor.
Mutabakat zaptının bir diğer önemli noktası da Aramco ve Sinopec'in Kral Salman Enerji Parkı'nda yeni bir yerelüretim merkezi kurma fırsatlarını görüşecek olmasıdır. Bu gelişme Krallığın, Çinli şirketleri Vizyon 2030'un hedeflediği tam entegre sanayi ekosistemine yatırım yapmaya teşvik etme niyetini gösteriyor. Kral Salman Enerji Parkı, Suudi Arabistan'ın Vizyon 2030 hedeflerinin bir parçası olarak inşa edilmekte olan ve Krallığın büyük enerji şirketleri için güvenli bir tedarik zinciri kurmayı amaçlayan bir mega projedir.
Çin ve Suudi Arabistan arasındaki ekonomik bağlar şimdiden ivme kazanmış durumdadır. 2021 yılına bakıldığında Suudi Arabistan Çin'in en büyük petrol tedarikçisi konumunda olduğu görülmektedir (Rusya'nın 2022'de bu sırayıalması bekleniyor). Geçtiğimiz yıl Çin, Suudi Arabistan'dan yaklaşık 87,6 milyon ton, yani günlük 1,75 milyon varil ham petrol tedarik etti. Bu rakamlara göre Suudi Arabistan 2021 yılında Çin'in petrol ithalatının %17'sini karşıladı. Öte yandan aynı yıl Çin, Suudi Arabistan'ın toplam petrol ihracatının %27'sini satın aldı.
Bir diğer kritik konu ise iki ülkenin karşılıklı olarak yatırım yaptığı enerji projeleridir. Suudi Arabistan, 2022 yılının ilk yarısında Çin liderliğindeki Kuşak ve Yol Girişimi'ndeki yatırımlardan en büyük payı aldı.Suudi Arabistan, 4,6 milyar dolarlık pay ile Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki doğal gaz yatırımlarının en büyük alıcısı oldu.
Saudi Aramco Çin'de planlanan enerji yatırımlarına önemli ölçüde ilgi göstermiştir. Saudi Aramco, 2019 yılında Çinli şirketler NORINCO Group ve Panjin Xincheng ile tam entegre bir rafineri ve petrokimya tesisi inşa edecekolan Huajin Aramco Petrochemical Company (HAPCO) ortak girişimini kurmak üzere bir anlaşma imzaladı.2020'de petrol fiyatlarındaki keskin düşüşün ardından projenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği sorgulansa da, Mart 2022'de Aramco tarafından kompleksin inşa edilmesi için nihai yatırım kararı alındı. Proje 10 milyar Doların üzerinde bir değere sahip olmakla birlikte şu ana kadarki en büyük Çin-yabancı sermaye ortak girişimlerinden biridir. 2024'te tamamlanması planlanan proje, Aramco'nun rafineriye günde 210.000 varile kadar ham petrol tedarik etmesini sağlayacak.
Başta Saudi Aramco olmak üzere Suudi enerji şirketleri Çin pazarına yönelik iştahlarını sürdürmektedir. Şubat ayında Saudi Aramco CEO'su Çin'de daha fazla yatırım için görüşmelerde bulundu. Gelecekteki yatırımlar için henüz kesin rakamlar açıklanmamış olsa da, Krallık ve Suudi enerji şirketlerinden yeni yatırımlar için somut bir talep mevcuttur.
Çin ve Suudi Arabistan arasındaki ekonomik ilişkilerin ivme kazandığının en somut kanıtı, iki ülke arasında petrol ticaretinde Yuan kullanılmasına yönelik aktif müzakerelerdir. Aslında bu müzakereler altı yıldır devam etmektedir. Ancak Suudi Arabistan yönetimi tarafında, ABD hükûmetinin özellikle güvenlikle ilgili konularda Krallığa verdiğisözleri yerine getirmediğine yönelik olarak oluşan algı nedeniyle Çin ile Suudi Arabistan arasında süren mevzubahis müzakerelerin son zamanlarda ivme kazandığı yorumu yapılmaktadır.
Suudi Arabistan'ın güvenlik kaygıları tarihsel olarak ABD ve Suudi Arabistan arasındaki enerji iş birliğinde önemli bir rol oynamıştır. ABD ve Suudi Arabistan tarafından 1970'lerde geliştirilen Petro-Dolar mekanizması incelendiğinde, bu konseptin her iki tarafın endişelerini gidermeye yönelik olduğu görülmektedir. ABD hükümetinin temel motivasyonu, 1973'te petrol krizine yol açan OPEC ambargosunun ardından ABD'nin enerji güvenliğinin kırılgan olduğunun fark edilmesiyle birlikte Suudi Arabistan ile ABD Doları üzerinden petrol ticareti yaparak ABD Dolarını küresel enerji ticaretinde baskın hale getirmekti. Bu mekanizma, dolaylı olarakABD'nin enerji güvenliğini de tesis edecekti. Bunun karşılığında Suudi Arabistan Krallığı ABD'den önemli güvenlik garantileri aldı. Suudi Arabistan ve ABD'nin ilişkilerini yeniden sağlamlaştırmaya çalıştığı bir dönemde, Suudi Arabistan'ın Çin ile petrol ticaretinde Yuan kullanımına yönelik yaklaşımının küresel enerji piyasalarını nasıl etkileyeceği dikkatle izlenmelidir.
Büyük bir enerji tüketicisi olan Çin, enerji arz güvenliğini tesis edebilmek için yeni enerji ortakları aramaktadır. Bu bağlamda Çin hükümetinin Suudi Arabistan gibi ülkelerle siyasi ve ekonomik ilişkilerini güçlendirmeye yönelik adımlar atmaya devam edeceği öngörülebilir. Suudi Arabistan ve Çin arasında artan iş birliğinin küresel enerji piyasalarının gündeminde yer almaya devam edeceği açıktır.
Comentários