top of page
Synergy Logo TR.png

Ülkeler Lanetli Olabilir Mi?: Doğal Kaynak Laneti - Büşra Selin Kartal


Dünya çapında doğal kaynaklar açısından zengin birçok ülkede, Orta Asya, Orta Doğu, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri gibi demokrasinin iyi bir yere sahip olmadığı görülmüştür. Ayrıca bazı durumlarda bu ülkelerin bol doğal kaynak rezervlerinden beklenen ekonomik gelişmeye sahip olmadığı gözlemlenmiştir. Literatürde doğal kaynaklar ile ekonomik gelişmenin zıt etkisinin gözlemlenmesiyle ortaya atılan "Doğal Kaynak Laneti" terimi, doğal kaynakların (özellikle petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarının) bolluğunun olumsuz etkileri olarak açıklanabilir. Beklenenin aksine ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasi koşulları üzerinde rantların büyük ölçüde devletlerin gelirlerini sağladığı rantçı devletler, bu durumu yaşayan ülkelerin çoğunluğunu oluşturmaktadır. Doğal Kaynak Laneti yaşayan ülkeler, gelirlerini çoğunlukla doğal kaynaklardan elde edilen rantlarla elde ederken, alternatif olarak ikincil bir sektör geliştirmelerine gerek yoktur. Bu nedenle diğer sektörleri besleyecek eğitim ve Ar-Ge çalışmalarına gereken önem verilmemektedir.


Devletlerin zayıf kaynak yönetimi, yolsuzluk, kaynakların eşitsiz dağılımı ve dış müdahale gibi Kaynak Laneti'ni oluşturan birçok nedenin yanı sıra, bu lanet bir ülke için yıkıcı olabilir. Birincil sonuç, kaynak fazlalığı şansına sahipken, yeterince ve ekonomik olarak gelişememektir. Dünya petrol rezervlerinin neredeyse %80'ine sahip olan OPEC ülkeleri arasında GSYİH'si en yüksek ilk 10 ülke arasında tek bir ülke yok. Ayrıca, bu ülkelerin GSYİH büyümesi beklenen bir oranda gözlenmemiştir. GSYİH Yıllık Büyüme Hızı incelendiğinde, bu ülkelerin hiçbiri ilk 10 ülke arasında yer almıyor. Petrol zengini OPEC ülkeleri hariç, diğer kaynak zengini ülkeler incelendiğinde durum daha da kötü. Örneğin, Rusya ve Çin ile yakın ilişkiler geliştiren Orta Asya ülkelerinin ekonomik göstergeleri çok geride (Son zamanlarda ekonomik büyümede iyileşme gösterseler de). Elbette bu veriler, bu ülkelerin tamamen geri kalmış olduğunu göstermek için yeterli değil. Belki akıllara ülkedeki gelir dağılımının eşitliği gelebilir. Diğer bir deyişle, yüksek GSYİH verilerinin olmamasına rağmen, ekonomileri büyük ölçüde doğal kaynaklara ve ilgili sektörlere dayalı olan bu ülkelerin, gelirlerini eşit dağıtarak halkına refah sundukları düşünülebilir. OPEC ülkelerinin gelir eşitliğini ölçen Gini katsayılarına bakıldığında bazılarının son verilere göre (özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri) iyi performans gösterdiği söylenebilir.


Gelir eşitliği kulağa hoş gelse de otokratik rejimler tarafından statükoyu korumak için kullanılabilir. Gelir eşitsizliğinden kaynaklanan kamu hoşnutsuzluğu demokratikleşme hareketlerinin itici gücü olabilirken, halkın çoğunluğunun yüksek ve sırasıyla eşit gelire sahip olması, otokratik de olsa rejimi tatmin etmektedir. Ayrıca, kamu harcamaları için kamudan vergi alınmasına ihtiyaç duyulmaması (kaynakların kamulaştırılması durumlarında daha sık görülür) devletin temsil ve sorumluluğunu gereksiz kılmakta ve rejim meşruiyet sağlamak için harekete geçmek zorunda hissetmemektedir. Halk ile yönetenler arasındaki bu ekonomik bağın kopması sonucunda demokratik kurumlar kurulamaz ve kurulsalar bile gerektiği gibi işleyemezler. Bu kurumların en önemlisi, sivil toplumun gelişmemişliği veya zayıflığı, demokrasinin başarısızlığında önemli bir faktördür. Bu iddiayı desteklemek için, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerinin hiçbirinde tam demokratik hükümetler yoktur (çoğu otoriter olarak sınıflandırılmıştır). Bu durum Latin Amerika ülkelerinde de aynıdır. (Uruguay ve Kosta Rika istisna olmakla birlikte, bu ülkelerin doğal kaynakları GSYİH'lerinde büyük bir paya sahip değildir.) Ayrıca, az gelişmiş kaynak zengini ülkelerin çoğu, siyasi haklar ve sivil özgürlükler açısından özgür olarak sınıflandırılmamaktadır.


Peki bu bir çıkmaz mı, yoksa ondan kurtulmanın yolları var mı? Tabii ki, tüm doğal kaynaklar açısından zengin ülkeler bu lanetten zarar görmedi. Örneğin Kanada, ABD ve Norveç gibi İskandinav ülkeleri hem demokratikleşmiş hem de yüksek bir ekonomik gelişme göstermektedir. Ayrıca Rusya ve Çin gibi ekonomide gelişmiş ancak demokrasi açısından oldukça sorunlu ülkeler var. Bu ülkelerin kaynak yönetimi ve lanetten kurtulmak için uyguladıkları politikalar incelendiğinde, demokratikleşmek ve ekonomilerini geliştirmek isteyen ülkeler için bazı yollar önerilebilir. Öncelikle bu ülkelerin ekonomi politikalarını köklü bir şekilde değiştirmeleri gerekiyor. Dünya Bankası, BM Kalkınma Programı, Maden Sanayii Şeffaflık Girişimi ve Kimberley Süreci Sertifikasyon Programı gibi birçok uluslararası kuruluş, daha iyi kaynak yönetimi oluşturarak bu durumu ortadan kaldırmak isteyen ülkelere yardımcı olmak için programlar başlattı. Diğer bir yol ise tüm ekonomik faaliyetlerin tek bir sektörde toplanmaması ve kaynaklara bağımlı kalmaması için sektörel dağılımın artırılması ve ekonomik çeşitliliğin sağlanması olacaktır. Bu sayede ülke ekonomisi kaynak fiyatlarındaki dalgalanmalardan daha az etkilenecektir. Aynı zamanda sektördeki çeşitlilik de demokratikleşme fırsatı yaratacaktır (Sendikaların güçlendirilmesi, farklı meslek gruplarının örgütlenmesi, devletin talep ve ihtiyaçlarının çeşitlendirilmesi vb.). Her ne kadar enerji kaynakları açısından zengin olsalar da enerji sektörünü de çeşitlendirmeleri gerekiyor. Diğer bir yöntem ise Norveç örneğinde olduğu gibi doğal kaynak gelirleri için fon oluşturmaktır. Ülke, resmi olarak Norveç Kuzey Denizi'nde keşfedilen büyük miktarda petrolün adını taşıyan Global Devlet Emeklilik Fonu'nu kurdu. Ekonomisini petroldeki dalgalanmalardan korumayı hedefleyen bu fon, aynı zamanda uzun vadeli tasarruflar sağlayarak gelecek nesillerin de gelirden faydalanmasını hedefliyor. Bu sayede gelir, lüks ve aşırı harcama için kullanılmadan bir yatırım aracı olarak değerlendirilir. Laneti aşmak için bir diğer önemli nokta da nüfusa göre gelir dağılımını kontrol etmektir. Gelirin tek bir gruba yayılmasını önlemek önemlidir. Bazı durumlarda, kaynağı millileştirmek yerine kapitalist ekonomiye girmek iyi bir seçim olacaktır. Bu şekilde bireylerin yönetimde söz sahibi olmalarına da olanak sağlanmaktadır.


Ülkelerin ekonomik kalkınması ve demokratikleşmesi konusunda çok zengin bir literatür var, dolayısıyla bu yollar çeşitlendirilebilir. Kaynak zengini ülkelerin ekonomik kalkınmayı ve mümkünse demokratik yollarla sağlamaları, vatandaşları ve tüm uluslararası toplum için önemlidir. Bu sayede ülkeler kısa vadeli ekonomik gelişmelere değil, uzun vadeli sürdürülebilir ekonomilere ulaşabileceklerdir. Aynı zamanda hem vatandaşlar hem de gelecek nesil doğal kaynaklardan faydalanacak ki bu bir şanstır.

bottom of page