top of page
Synergy Logo TR.png

Afrika’nın Enerji Paradoksu - F. Yaren Öztürk


Afrika çoğu zaman birçok zorlukla beraber dile getirilse de yenilenebilir enerji kaynakları bakımından çeşitliliğe sahip bir kıtadır. Güneş ışınlarının yeryüzüne dik açı ile ulaşması nedeniyle Afrika’da güneş enerjisi potansiyeli oldukça yüksektir. Kuzey Afrika ve Doğru Afrika’nın yüksek rüzgâr potansiyeli ise rüzgâr enerjisinden faydalanmak için büyük bir imkan sağlıyor. Aynı zamanda sahip olduğu geniş nehir havzaları sayesinde hidroelektrik enerjisi için de önemli bir potansiyel barındırıyor. Barındırdığı yenilenebilir enerji potansiyeli bütün kıtanın enerji tüketiminden daha büyüktür. Özellikle Kuzey Afrika ve Sahra Çölü’nde bulunan enerji kaynakları dünyadaki en büyük enerji kaynakları arasında sayılıyor. Sahra Çölü’nün yüzeyine ulaşan güneş ışınları ile tüm dünyanın enerji ihtiyacını karşılamak mümkün. Sahra Çölü’ne yerleştirilen bir güneş paneli Almanya’nın herhangi bir bölgesine yerleştirilen 3 güneş panelinin ürettiği elektrikten daha fazla elektrik üretiyor. Böylesine büyük bir enerji potansiyeline sahip Afrika’nın enerji ve ekonomi alanlarında gelişmesi gerekirken Afrika hala enerjiye erişimin kısıtlı olduğu yoksul bir hayat sürüyor.


Sahra Altı Afrika’da yaşayan yaklaşık 600 milyon insanın günümüzde elektriğe erişimi yok, 900 milyon insanın ise temiz bir şekilde yemek pişirme imkanı bulunmuyor. 2022 yılında dünyada yaşanan diğer problemlerle kıyaslandığında Afrika kıtasındaki bu durum gerçekleri acı bir şekilde ortaya koyuyor. Temel sosyoekonomik ihtiyaçlar arasında olan elektrik ve temiz bir şekilde yemek pişirme imkanlarına erişimin kısıtlı olması, Afrika’daki geri kalmışlığın en belirgin sebeplerinden sayılabilir. Kıtadaki yenilenebilir enerji potansiyelinin bu problemlerinden üstesinden gelmesi beklenirken Afrika tam anlamıyla bir enerji paradoksu yaşıyor. Enerji sektöründe büyük bir ilerleme gösterilememesinin başlıca sebepleri arasında Afrika’daki siyasi ve politik engeller yer alıyor. Düzensiz hükümetler, politikalardaki belirsizlikler ve siyasi yolsuzluklar enerji politikalarına gerekli önemin verilememesine sebep olmuştur. Altyapı kaynaklarındaki yetersizlikler ve şebekelerdeki eksiklikler durumu daha da kötü hale getirmiştir. Finansal kaynakların azlığı ve kentsel planlamadaki eksiklikler ise gelişmenin önündeki önemli engellerdendir. Afrika’daki belediyelerin çoğu hiçbir zaman yeterli finansal kaynaklara sahip olamamıştır. Hükümetlerin yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle yenilenebilir enerji kaynakları için gereken kamu desteğini bulmak da oldukça zordur.


Afrika kıtasının nüfusu dünyadaki insan nüfusunun yaklaşık %17'sini oluşturuyor. Buna karşılık Afrika kıtası dünyadaki enerji kaynağı yatırımının sadece %4'ünü elinde bulunduruyor. Bu noktada Afrika’nın yenilenebilir enerji potansiyelini tam olarak kullanmak ve elektriğe erişimi kısıtlı olan halkın enerji problemini çözmek için yatırımcılara gereksinimi vardır. Geçmişte yaşanan yolsuzluklardan ve risklerden kaynaklı olarak Afrika’ya yatırım yapmakta çekimser olan yabancı yatırımcıların sayısı az değildir. Yatırımcıların çekimserliğinin giderilmesi için Afrika’daki hükümetlerin daha şeffaf ve sürdürülebilir politikalar izlemeleri gerekmektedir. Enerji politikalarını güçlendirerek elektrik ve enerji sübvansiyonlarına odaklanan reformlar yapmaları da yatırım elde etmeleri için önem taşımaktadır. Enerjinin güvenilir bir şekilde dağıtılması için sistemlerin belirlenmesi, enerji altyapısının ve kentsel politikaların iyileştirilmesi için Afrika’ya yatırımlar yapılmalıdır. Çok uluslu finans kuruluşları ve yabancı kamu yatırımcıları, Afrika’daki enerji probleminin çözülmesi için bu yatırımlara önem göstererek daha çok yatırımcının teşvik edilmesine önayak olabilirler. Diğer bir nokta ise Afrika’da yenilenebilir enerji kullanımının toplumsal ve ekonomik anlamda neleri değiştireceğinin farkına varan, değerini kavrayan bir toplumun oluşması gerektiğidir. Bu ne çok uluslu finans kuruluşlarının ne de yatırımcıların halka kazandırabileceği bir bakış açısıdır. Afrikalı halkların ve hükümetlerin kendilerinin fark edip benimsemeleri ve harekete geçmeleri bunu uygulanabilir kılmaktadır.


Birçok Afrika ülkesi, geçtiğimiz on yıl içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarının ülkelerinde teşvik edilmesi ve kullanımının arttırılması için politikalar oluşturdu. Ruanda, Gana ve Etiyopya gibi ülkeler de dahil olmak üzere yenilenebilir enerji bağlamında önemli adımlar atıldı. Paris Anlaşması çerçevesinde 45 Afrika ülkesi Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkılar (NDC'ler) kapsamında Afrika’da yenilenebilir enerji kullanımının arttırılması için hedefler belirledi. Senegal, Fas, Kenya ve Mısır dahil olmak üzere birçok Afrika ülkesinde yenilenebilir enerjiye teşvik ve destek politikalarında artış yaşandı. Yaklaşık 102 milyon nüfusuyla Afrika’nın en kalabalık ülkelerinden biri olan Mısır, 2035 yılına kadar üretilen elektriğin %42'sini ülkedeki yenilenebilir enerji kaynaklarından üretmeyi hedeflediğini belirtti. Adını Nil Nehri’nin yakınındaki bir yerleşim yeri olan Benban’dan alan ve 41 enerji santraline sahip Benban güneş parkı Mısır gibi Afrika ülkelerinin hedeflerine ulaşmaya çalıştığının bir göstergesidir. Dünya üzerindeki en büyük 4. güneş enerjisi santrali olan Benban Güneş Parkı belli bir kısmı Dünya Bankası tarafından finanse edilmiş olup yaklaşık 4 milyar dolarlık bir projedir.


Dünya iklim krizinin etkilerini en aza indirmek, karbon salınımını azaltmak ve temiz enerji üretiminde daha gelişmiş yollar bulmak için çabalarken Afrika kıtası farklı zorluklarla mücadele ediyor. Kıta nüfusunun yarısı enerji kaynaklarına erişim sıkıntısı yaşarken Lagos ve Kinşasa gibi mega şehirlerde bile halk sürekli elektrik kesintileriyle uğraşmak zorunda kalıyor. Geniş enerji kaynaklarına sahip bir kıta olmasına rağmen yerli halkın enerjiye erişim konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığı bir gerçek. Son yıllarda ülkeler enerji kaynaklarına erişim sorununu çözmek adına ilerlemeler kaydetse de yeterli seviyeye halen gelinmiş değil. Yüksek oranda yenilenebilir enerji potansiyeline sahip Afrika’nın doğru politikalar ve yasal çerçeveler doğrultusunda gerekli yatırımları alması bu paradoksun çözümünde büyük bir rol oynayabilir.

bottom of page