Elektrikli arabalar, dünyanın birçok yerinde kullanılmaya başlanmıştır. Hybrid arabalarla başlayan bu teknolojik gelişmeler sadece bütçeleri değil, aynı zamanda hem ülkelerin gelecek planlamaları için hem de çevreyi koruyabilmek için attıkları adımları etkilemektedir. Peki gerçekten durum böyle mi? Özellikle Rusya-Ukrayna savaşından sonra başlayan enerji krizinin, özellikle Avrupa kıtasında gaz, petrol ve elektrik fiyatlarını nasıl arttırdığını görmek mümkün. Artan fiyatlardan kurtulmak hem de çevreye zarar olmaması için tercih edilen elektrikli araçların büyük bir etki olup olmaması ülkeden ülkeye ve aynı zamanda tercih edilen araçlara göre değişmekte.
Eurostat’daki bir veriye göre, Avrupa'da ikamet eden insanların en az %48.6’sı kendi arabaları ile seyahat etmeyi tercih etmektedir. Bu da demek oluyor ki, bu orandaki araba sahipleri arabalarının kullanım alanlarının nasıl olup olmadığı göz ardı etmeyecek ve yeni araba tercihlerinde bazı kriterlere dikkat edeceklerdir. Bunlara örnek olarak, arabanın en fazla kaç kilometre gidebildiği, şarj etme hızı verilebilir. Bugün, en fazla giden bir elektrikli araç Mercedes Vision EQXX yaklaşık 850 km gidebilmektedir. Sürekli uzun yol yapan araçlar için bu yeterli olup olmayacağı muallaktır, fakat çevre için şehir içi kullanımlarda yeterli ve gürültüsüz bir kullanım sağlayabileceği görülmektedir.
Elektrikli araçların faydaları saymakla bitmez ancak yine de birkaç tanesine değinmekte fayda var. Öncelikle, doğaya sağladığı katkılar bu araçların üretimindeki hızlanmanın en önemli faktörlerinden biri. Fakat, bu Almanya gibi enerjisini çoğunlukla yeşil kaynaklardan üreten ülkeler için geçerli. Türkiye gibi hala daha enerjisinin çoğunluğunu karbon bazlı kaynaklardan üreten bir ülke için, doğa açısından pek de bir fark yaratmayacağını belirtmek gerekir. İkinci olarak elektrikli araçlar, içten yanmalı araçlar gibi sürekli bakım istemeyeceği için sanayii tarafından üretilen salınımının azaltılmasında da rol oynayacaktır ancak şu an ki teknoloji ile bataryası arızalanan araçların değişim maliyeti çoğu insan için çok fazla gelmektedir. Bu sorun zamanla çözülebilir olmasına rağmen devletlerin yaptıkları anlaşmalar markaları bu konuda bir hayli zorlamaktadır. Elektrikli araçların içten yanmalı motora sahip olan araçlara göre faydalarına bakıldığında, ilk olarak, içten yanmalı motorlarda harcanan enerjiye karşı alınan verimlilik teorik olarak %35’i geçemezken şu an dünya üzerinde alınacak yeni nesil turbo-şarjlı bir arabanın motorunun kimyasal reaksiyon ile ürettiği gücün sadece %20 sini mekanik güce çevirebilmektedir. Aktarma, sürtünme ve ağırlık gibi etkenleri de bu denkleme katarsak içten yanmalı bir araç ürettiği enerjinin sadece %15'ini bile harekete aktarmaktadır. Basit bir denklem ile aracın 1 kilometre mesafede yaktığı enerji miktarı elektrikli araçlarda 20-30 kuruş civarı iken benzinli modern bir araçta bu rakam 1 lirayı rahatça geçmektedir ki, bu da elektrikli araçların en az 4 ila 5 kat daha verimli olduklarını gösterir ve bu rakam araçtan araca değişiklik gösterse dahi Volkswagen Golf 7 marka model aracım hem tamamen elektrikli hem de içten yanmalı motora sahip olan donanımları ile bu hesap basitçe kanıtlanabilir.
Her ne kadar spor arabaları içten yanmalı yüksek ses çıkaran araçlar olarak biliniyor olsa da yeni nesil elektrikli araçların çok hızlı olduklarını da belirtmek gerekir, bunun sebebi ise yine verimlilik, her ne kadar normal otomobillerin çıkardığı sesleri ve verdiği hisleri seven bir insan grubu olmasına rağmen gelecekte elektrikli araçların bu kategoriyi de feth edecekleri aşikar. Aynı şey motosiklet endüstrisi için de geçerli olmakla birlikte bazı modeller halihazırda dünyanın en hızlıları listelerine girmeye başladılar. Diğer bir kategori olan lojistik işi için de Tesla dan örnek verilebilir. Tesla markasının Semi Truck ismini verdiği modelinin teknik verileri çok iyi gözüküyor. Boş iken bir spor araba kadar hızlı, fakat yüklü halde iken 800 km gibi bir menzil vaadi var ve sadece 40 dakika da 600 km üzeri yol yapabileceği söylenmekte, ayrıca daha önce görülmemiş olan 1 milyon km gibi aşırı bir mesafe için garanti veriliyor. Her ne kadar ticari bir hamle olarak gözüküyor olsa da gelişen teknoloji ile elektriğe geçiş yapılmasının ve bu teknolojinin daha ne süprizler barındırdığını hep birlikte görülecek.
Bütün bu durumda Avrupa Birliği’nin düzenlemiş olduğu karbon emisyonunu azaltma politikalarından biri olan “2035 yılına kadar, bütün araçların elektrikli araçlara dönüştürülmesi” mantıklı gözükmekte. Bu konuda BMW gibi ünlü araba markaları, elektrikli araç üretimine hazır olduklarını söylemekte. Fakat bu politikanın kesin uygulanıp uygulanmayacağı tabii ki Avrupa Konseyi’nin son kararlarına bağlı. Böyle bir durum söz konusu olursa, uzun menzil gidebilen araba ve içten yanmalı motor sevdalılarının ne yapacağı da kesin değil. AB ülkelerin böyle bir politika içindeyken, başka ülkelerin hala içten yanmalı motorlu araçlar kullanmaya devam etmesi, ticaret için bile sıkıntı doğurabilir.
Comments