top of page
Synergy Logo TR.png

G-7 Zirvesinden İklim ve Enerji Notları - Yaren Öztürk


Küresel boyuttaki ekonomik ve siyasi sorunların çözüm arayışlarında ve uygulanması noktasında önemli platformlardan biri sayılan ve uluslararası arenada büyük bir etkiye sahip güçlü bir koalisyon kabul edilen G-7 Liderler Zirvesi, geçtiğimiz 26-28 Haziran tarihlerinde Almanya'nın Bavyera eyaletindeki Elmau Sarayı'nda yapıldı. ABD, İngiltere, Fransa, Kanada, İtalya, Japonya ve Almanya'yı içeren dünyanın en büyük yedi ekonomisinden oluşan G-7 liderleri, hala devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, gıda güvensizliği, enerji güvensizliği, yükselen enflasyon ve iklim krizi başta olmakla birlikte birçok konuda fikir alışverişinde bulundular.


G-7 ülkeleri, Almanya Başbakanı Olaf Sholz'un önerisiyle Avrupa Birliği'nin karbon sınır vergisi kararının tamamlayıcısı olarak görülen bir fikir ürettiler. Ülkelerin iklim hedeflerine ulaşmalarını hızlandırmak amacıyla belli ülkelerden oluşan bir iklim kulübü oluşturulması teklif edildi. Bu iklim kulübünün üç temel üzerine inşa edilmesi planlıyor. İlk sütununda, üye ülkelerin kendi ülkelerinde karbon emisyonunu ve iklim krizinin etkilerini azaltmak için uygulamaya koyduğu politikaların ülkelerine ve ülke ekonomilerine olan etkisini tartışabildikleri bir platform olması yer alıyor. İkinci sütunda ise ortak bir endüstri dönüşümü hedefleniyor. Bu endüstri dönüşümünün endüstriyel karbonsuzlaştırma gündemi, hidrojen eylem paktı oluşturalarak ve genellikle daha kirletici fosil rakipleriyle fiyat konusunda rekabet etmeye çalışan yeşil endüstriyel ürünler için pazarların genişletilmesi yoluyla gerçekleştirilmesi planlanıyor. İklim kulübünün son ayağı ise Güney Afrika ve Hindistan gibi ülkelerle ortaklığı ve iş birliğini “Adil Enerji Dönüşüm Ortaklıkları” (JETP'ler) adı altında önemini vurguluyor. İklim kulübüne üye ülkelerin, bu Adil Enerji Dönüşüm Ortaklıkları (JETP'ler) sayesinde iklim hedeflerine ulaşmak için finansal ve teknolojik destek alması planlanıyor. G-7 zirvesinde vurgulunan bir diğer nokta ise küresel sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar yaklaşık yüzde 43 oranında azaltmanın artan aciliyeti ve aksiyon alma aşamasını olabildiğince hızlandırmak oldu. Öte yandan Avrupa’nın elektrik üretimi için yeniden kömüre güvenişi ve başta Hindistan ve Çin gibi kömür kullanımının maksimum seviyelere ulaştığı ülkeler gerçeği bariz bir şekilde ortada dururken sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar yaklaşık yüzde 43 oranında azaltmanın nasıl mümkün olacağı hakkında bir detay verilmedi. İklim aktivistleri ise, zirvede belirlenen iklim kriziyle mücadele hedeflerine büyük tepki gösterdiler. Bu tepkilerin ana sebepleri ise hala fosil yakıt kullanımının önüne geçilmemesi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle Avrupa’da belirginleşen enerji krizi sonucu kömür santrallerinin normalden daha uzun süre çalışmalarına izin verilmesi oldu. Ayrıca, Japonya'dan gelen talebin sonucu olarak 2030 yılına kadar tüm araçların yarısını sıfır emisyonlu yapma kararından vazgeçilerek bunun yerine araç satışlarını artırmaya yönelik bir söz verildi. Aktivistler, G-7 liderlerinin 2050 yılına kadar iklim değişikliğiyle mücadele ve iklim hedeflerine ulaşma amacıyla uygulanan politikaları koordine etmek için ilan ettikleri iklim kulübünü içeriğinin dolu olmaması sebebiyle yetersiz bulduklarını dile getirdiler. İklim aktivistleri arasında G-7 liderlerinin Ukrayna’da devam eden savaşı iklim kriziyle mücadelede geri adım atmak için bahane olarak kullandıklarına dair iddialar da yer aldı.


Zirvede öne çıkan önemli başlıklardan bir diğeri ise artan petrol ve doğal gaz fiyatlarını frenlemek için Rusya’dan ithal edilen petrole bir tavan fiyat getirme uygulaması oldu. Bu bağlamda belirtilen alt başlıklarda Avrupa Birliği'nin uluslararası ortaklarla geçici bir uygulama olacak olan Rusya’dan ithalata tavan fiyat getirmenin fizibilitesi de dahil olmak üzere, artan enerji fiyatlarını durdurmanın yollarını bulmak için beraber çalışılacağı vurgulandı. Ayrıca, tedariklerini çeşitlendirmek ve artırmak isteyen ülkelere yardım etmek de dahil olmak üzere, Rusya'dan ithal edilen sivil nükleer ile ilgili ürünlere olan bağımlılığın da azaltılacağı dile getirildi. G-7 ülkeleri tavan fiyat uygulamasını Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşı finanse etmesine ve hatta bundan kar etmesine engel olmak amacıyla açıkladığını belirtse de bu uygulama soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Teoride tavan fiyat uygulaması her ne kadar Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı için önemli bir finansman akışını kesmesine ve aynı zamanda yükselen enflasyon ve enerji fiyatlarını düşürmesine sebep olarak Putin'in petrol ihracatından ve petrolü piyasada tutarken para kazanma kabiliyetini ciddi şekilde sekteye uğratacak olsa da pratikte uygulamak bu kadar basit olmayacaktır. En başta bu hususta yapılacak olan görüşmelerin düzenlenmesi ve ortak bir anlaşmaya varılması bile uzun bir zaman alacak. Herhangi bir önlemin mevcut yaptırımlarla uyumlu hale getirilmesi için dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden yeterli katılımın sağlanması gerekecektir. Rusya'dan ham petrol taşıyan, rafine eden veya ithal eden herhangi bir ülke ile iş birliği gerçekleştirmek için koalisyon kurulması gerekecek ve bu da büyük çaba gerektirecektir. Böyle bir koalisyon kurulması durumunda içerisinde mutlaka olması gereken ülkeler Rusya ile büyük bir ticaret akışı içerisinde olan Hindistan ve Çin’dir. Uluslararası Enerji Ajansı'na göre savaş başladığından beri Rusya’ya uygulanan yaptırımlar Rusya’nın petrol ihracat hacmini azaltmış olmasına rağmen, Rusya'nın gelirleri Mayıs ayında arttı. Öte yandan, Hindistan ve Çin bu süre zarfında Rusya’dan petrol alımını önemli ölçüde artırarak Rusya'ya alternatif bir gelir kaynağı yarattı. Bu durum tavan fiyat uygulamasını daha da belirsiz bir noktaya sürüklüyor.


Son olarak gıda güvensizliği ve gıda kıtlığı riskiyle mücadele için G-7 liderleri 4,5 milyar dolar sözü verdiler. Bu söz her ne kadar dünya çapında gıda sistemlerinin dayanıklılığını artırmak, kıtlık riskini azaltmak için verilmiş olsa da Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı bu hedefte gerek duyulan miktarın 22,2 milyar dolar olduğunu söylüyor. G-7 zirvesinde birçok konu tartışılıp fikirler üretilmeye çalışılsa da gelinen konum hala yetersiz. Alınan kararların detaylandırılması ve üzerinde çalışılması gerekiyor. Ancak yapılan eleştirilerin göz önüne alınıp yapılacak olan fizibilite çalışmalarıyla birleştirilmesiyle bu kararların nihai amacına ulaşması mümkün gözüküyor.

bottom of page