top of page
Synergy Logo TR.png

Liz Truss Hükûmeti Enerji Kriziyle Nasıl Baş Edecek? - Alperen Ahmet Koçsoy


Birleşik Krallık, Kraliçe 2. Elizabeth'in ölümünün yasını tutarken ve 3. Charles'ın krallığına hazırlanırken, Birleşik Krallık'ın önümüzdeki kış yaşanacak enerji krizi sorununa nasıl hazırlanacağı endişesi devam ediyor. Birleşik Krallık'ın 6 Eylül'de yeni başbakanı olan Liz Truss, şu anda krize müdahale konusunda odaklanılan kişi konumunda.


Liz Truss ve kabinesini uzun ve zorlu bir yol bekliyor. Piyasalar şimdiden bu zorluğu kavrayarak sterlini neredeyse 1985'ten bu yana en düşük seviyelere yaklaştırdı. Enerji krizi belki de en öne çıkan zorluk. Bununla bağlantılı diğer bir zorluk olarak Birleşik Krallık'ta 2022 yılının dördüncü çeyreğinde enflasyonun %14 olacağı BCC (British Chambers of Commerce) tarafından tahmin edilmektedir. Bu tahmin, Rusya'nın Batı'nın yaptırımları kaldırılana kadar Kuzey Akım 1 doğal gaz boru hattından akışı durduracağını açıklamasından önce yapıldı, dolayısıyla enflasyon daha da artabilir.

Liz Truss, Enerji Fiyat Garantisi (The Energy Price Guarantee) adı altında 150 milyar poundluk bir enerji destek planı açıklayarak önümüzdeki kış yaşanacak enerji sıkıntısına ilişkin endişelere yanıt vermiş oldu. Plan, daha önce belirlenen 400 Sterlinlik Enerji Faturaları Destek Programı’ndan (Energy Bills Support Scheme) çok daha büyük. Plan, önümüzdeki iki yıl boyunca ortalama yıllık hane elektrik faturalarını 2.500 Sterlin ile sınırlayacak bir tavan fiyatlaması içeriyor. Haneler iki yıl boyunca yardımdan yararlanabilecekken, işletmeler ve fabrikalar için yardım süresi Altı ay olacak. Altı aydan sonra yardımın 'kırılgan sektörlere' sağlanmasının devam ettirilmesi öngörülüyor. Enerji tedarikçilerinin daha önce uyguladıkları gerçek fiyat ile tavan fiyat arasındaki fark ise, 150 milyar sterlinlik yardım paketi ile enerji tedarikçilerine ödenecek. Başbakan ayrıca, acil durumlarla başa çıkmalarına yardımcı olmak ve nakitsiz kalmalarını önlemek için enerji tedarikçilerine 40 milyar sterlinlik bir likidite kolaylığı açıkladı. Karbon kaynaklı elektrikten alınan vergiler olan yeşil vergiler de geçici olarak kaldırılacak.


Buna rağmen tavan fiyat uygulamasının finansmanı konusunda endişeler var. Enerji tedarikçilerini tavan fiyattan kaynaklanan zararları için finanse etme kararı mali gevşemeye yol açar. Eğer mali gevşeme enflasyonu arttırır ise, İngiliz Merkez Bankası’nın (Bank of England) uygulayacağı para politikası enflasyonu kontrol altına almak için sıkı para politikası olmalıdır. Nitekim, yeni enerji paketine tepki olarak İngiltere Merkez Bankası enflasyonu düşürmek için faiz oranlarını artırabileceğini belirtmiştir. Tüketici enflasyonu yeni paketle kısa vadede daha düşük olsa da, yeni karar nedeniyle daha sonra yükselecektir. Bu sebepten ötürü, İngiltere Merkez Bankası’nın faiz artışı sinyali vermiştir. Öte yandan, Truss'un yeni paketinin finansmanına yardımcı olacak önerilerden ikisi (1) doğal gazdan başka kaynaklardan elde edilen enerjinin fiyatının doğal gaz fiyatları baz alınarak belirlenmesi uygulamasının kaldırılması ve (2) gelir vergisidir (windfall tax).


Buna ek olarak hükümet, Kuzey Denizi petrol ve gazından nükleere ve güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına kadar olan bir yelpazede yerli arzı arttırmayı hedefliyor. Nükleer enerji kapasitesinin 2050 yılında 24 GW'a kadar ilerlemesi planlanmaktadır. Truss, Kuzey Denizi'nden daha fazla petrol ve gaz çıkarılmasını istediğini belirtiyor. Avam Kamarasına karşı konuşmasında, “Altı ay gibi kısa bir sürede gaz akışını sağlayabilecek devasa kaya gazı rezervlerimizin çıkarılmasına yönelik moratoryuma son vereceğiz." sözlerini sarf etti. Doğal gaz ve petrol çıkarmak için hidrolik kırma işlemi uzun zamandır çevreci çevreler tarafından eleştiriliyordu ve Boris Johnson'ın başbakan olduğu 2019 yılından bu yana kaya gazı arama çalışmaları moratoryum altındaydı. Boris Johnson, Truss'un hidrolik kırma konusundaki aşırı güveninden şüphe duyduğunu ifade etmişti. Truss, Yeşil Muhafazakârlardan daha da fazla eleştiri almaya hazır olmalıdır.


Kabinesinde ise temiz enerji konusunda çatışabilecek isimler var. Alok Sharma ve Rees-Mogg bunlardan en çok öne çıkan ikisi. Alok Sharma yeni kabinede COP26 Başkanlığı görevini sürdürürken, Jacob Rees-Mogg yeni İş ve Enerji Bakanı olarak seçildi. Temmuz ayında yeni başbakanın net sıfır hedefi konusunda kesin bir taahhütte bulunmaması halinde istifa edebileceğini açıklayan Sharma, Rees-Mogg'a bağlı olarak çalışacak. Rees-Mogg iklim şüphecisi olarak biliniyor. Yüksek enerji fiyatları için "iklim alarmcılığını" suçluyor. Rees-Mogg, doğal olarak bir hidrolik kırılma yanlısı ve "Kuzey Denizi'ndeki her bir santimetreküp gazı çıkarmayı düşünmemiz gerekiyor" dedi. Rees-Mogg'un atanması, Truss'un fosil yakıtlarla ilgili planlarıyla uyumlu olduğu için bilerek yapılmış bir atama olarak gözükmektedir.


Bazılarına göre enerji verimliliğinin teşvik edilmesi de yurtiçi arzın arttırılması ve fiyatların dondurulması önlemleriyle beraber konuşulmalı. Kıta Avrupası enerji israfını önlemeye çalışır adımlar atarken, Birleşik Krallık da elektrik faturalarındaki tavan fiyatın finansmanına yardımcı olmak amacıyla gereksiz talebi azaltmak için aynı şeyi yapmalıdır. Hükümet, enerji şirketlerine gelir vergisi uygulamayarak özellikle İşçi Partisi'nden ek eleştiriler alıyor. Başbakan ise cevap olarak, "Tam da ekonomiyi büyütmemiz gereken bir dönemde şirketleri Birleşik Krallık'ta yatırım yapmaktan alıkoymanın yanlış olduğuna inanıyorum" dedi. Ona göre Birleşik Krallık "büyüme yolunda vergi veremez". Liz Truss, halihazırda Muhafazakar Parti liderliği kampanyasından bu yana neoliberal hedeflerinin sinyallerini veriyor.


Birleşik Krallık'ı ve Liz Truss'un kabinesini uzun bir kış bekliyor. Jeopolitik belirsizliklerin baş gösterdiği, küresel ekonomik zorlukların devam ettiği ve enerji krizinin sürdüğü bir ortamda öngörülebilir pek bir şey yok. Hükümet pragmatik ama aynı zamanda uzun vadeli politikalar uygulamalı. Putin'in doğalgaz yaptırımına karşı Kuzey Denizi'ndeki fırsatlar kazançlı görünebilir, ancak (1) rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının da kazançlı olabileceği ve (2) Birleşik Krallık'ın net sıfır hedefi konusundaki taahhütlerini sürdürmesi gerektiği de unutulmamalıdır. Kısa vadeli aciliyetler ile uzun vadeli taahhütler arasında ve fosil yakıtlar ile temiz enerji arasında makul bir denge, şu an İngiltere’nin en çok ihtiyaç duyduğu şey olarak gözüküyor.

Comments


bottom of page