Fransa'daki Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin ikinci turu Pazar günü yapıldı ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron milliyetçi aday Marine Le Pen'e karşı kesin bir zafer kazandı. Seçimlerden önce adayların meseleleri ele alma konusunda büyük farklılıkları vardı, ancak nükleer santrallerden enerji üretmeye devam etme konusunda çoğunlukla aynı taraftaydılar. Her iki aday da birkaç nükleer santral ekleyerek Fransız nükleer kapasitesini genişletmek için benzer planlar önerseler de yenilenebilir enerjiyi genişletme konusunda farklı görüşlere sahipti.
Macron'un 2017 Seçimleri İçin Verdiği Sözler
2017 yılında, Macron ilk kez cumhurbaşkanı seçildiğinde, en büyük vaadi, nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payını 2025 yılına kadar %75'ten %50'ye düşürmeyi amaçlayan bir politika çerçevesi oluşturmaktı. Bu, nükleer yatırımların durdurulmasını kapsamadan yenilenebilir enerji kaynaklarını arttırmayı amaçlıyordu. Macron ayrıca 2022'de görev süresinin sonunda Fransa'nın rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesini ikiye katlayacağına söz verdi. Ayrıca enerji verimliliği projeleri için, evlerini enerji verimli hale getirmek için en yoksul vatandaşlar için 4 milyar Euro'luk bir hükümet fonu tasarlandı.
Petrol ve gaz sektörü için Fransız adayın temel amacı, Fransız topraklarındaki tüm keşif faaliyetlerini durdurmaktı.
İşin kömür boyutunda, iklim değişikliğiyle mücadelede Fransa'yı örnek bir ülke yapmak adına 2021 yılına kadar tüm kömür santrallerini kapatacağına söz verdi. Fransa'da kömürün enerji üretimindeki payı %2 civarında olduğu için bu konudan habersiz pek çok insan için iddialı bir politika gibi görünse de, sembolik bir jestten öte bir şey ifade etmiyordu.
Macron'un İlk Dönemi: 2017-2022
2020'de Macron yönetimi, yaşam döngülerini tamamlayan en eski iki nükleer santrali kapattı. Yönetim daha sonra 2035 için nükleer enerji paylaşım hedefini güncelledi. Macron, görev süresi boyunca kapatılan hiçbir reaktör olmayacağını da belirtti. 2020 sonunda nükleer enerjiden elektrik üretiminin payı %67'ye düştü.
Petrol ve gaz ticareti için Fransa, herhangi bir büyük petrol tedarikçisine bağımlı olmamaya yardımcı olan dengeli ve iyi çeşitlendirilmiş bir ithalat politikası oluşturmuştu ve fosil yakıt ithalatının miktarı düşme eğiliminde seyretti. Petrol ve gaz arama konusunda hükümet, yeni lisansların verilmesini kısıtladı ve Fransız topraklarında 2040'tan sonra mevcut anlaşmaların yenilenmesini önlemek için bir yasa çıkardı. Ancak bu emtiaların üretim miktarı çok önemsiz olduğu için büyük bir fark yaratmadı. Pek çoğu, politikayı yine sembolik ve popülist bir jest olarak algıladı. Öte yandan, Fransız hükümeti, Rusya Federasyonu'na bağlı Arktik bölgesindeki sondaj faaliyetlerinde önemli bir Fransız petrol şirketi olan Total'i desteklemeye devam etti. Birçok çevre aktivisti, Macron'u bu politikanın işleyişine müdahale etmediği için eleştirdi. Rusya Ukrayna'yı işgal ettiğinde Total, Rusya Federasyonu ile devam eden operasyonlarını durdurma niyeti olmadığını beyan eden tek büyük petrol şirketiydi.
Petrol ve gaz sektörü, ulaşım, sanayi ve ısıtma amaçları için çoğunlukla önemini korudu ve Fransız hükümeti, enerji geçişini hızlandırmak için elektrikli araçları teşvik etmeye odaklandı. Diğer birçok hükümet gibi Fransa da 2040 yılına kadar benzinli motorlu araba satışlarını durdurmayı planlıyor.
Kömür tarafında ise operasyonlar söz verildiği gibi durmadı ve kömür santralleri bugün bile çalışmaya devam ediyor. Ancak, bu santralller yılda sadece 700 saat çalışmakla sınırlandırılmıştır. Bunun nedenlerinden biri nükleer santrallerin bakımıydı ve Fransız hükümeti enerji arzı tarafında sıkıntı yaşamaktan endişelendiği için kömür santrallerini kullanmaya devam etti. Bu kışın soğuk dönemlerinde kömür santrallerinin izin limitleri 1000 saate kadar çıktı.
Yenilenebilir enerjinin geliştirilmesi, Fransız hükümeti için 2020'de ulaşmayı kararlaştırdıkları hedefler için bir başka sorunlu alan oldu. Fransa, enerjisinin yalnızca %19,1'ini yenilenebilir kaynaklardan üreterek Avrupa Birliği'nde hedefini kaçıran tek ülke oldu. Hedef %23 idi. Bu alanda hidroelektrik, baskın enerji kaynağı olmaya devam ediyor ve rüzgar ve güneş enerjisine yapılan yatırımlar istendiği kadar hızlı gelişmemektedir. Rüzgar enerjisine yönelik temel eleştiriler, yüksek maliyetleri ve çevreye olan olumsuz etkileridir. Öte yandan, Fransızlar güneş enerjisine şüpheyle bakıyorlar çünkü paneller Çin'de üretiliyor. Bu panellerin üretiminde yüksek karbon emisyonu salınımı olduğu konusunda bir görüş var. Bu tartışmalara bürokratik prosedürleri de eklediğinizde, yatırım ortamı yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmada yetersiz kalıyor.
Macron rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesini ikiye katlama sözü verdiğinde Fransa 13,76 GW rüzgar ve 7,4 GW güneş enerjisi kapasitesine sahipti. 2022 itibariyle rüzgar kapasitesi 19 GW'a çıkarken, güneş enerjisi 13 GW'a yükseldi. Böylece yönetimi, rüzgar kapasitesinde geride kalırken güneş hedeflerine neredeyse ulaşmayı başardı.
Son olarak, Fransız hükümeti hibeleri genişletti ve yoksul insanlar için ev yeniliklerini sübvanse etme vaadine tüm gelir seviyelerini dahil etti. MaPrimeRénov adlı proje, evlerini çevre dostu malzemelerle 20.000 €'ya kadar yenilemek isteyen vatandaşlara yardımcı oldu. 2021'de 800.000 hane projeden yararlanacak ve gelecek için genişletmeler planlanıyor. Fransız hükümetine göre 4,5 milyon evin tadilata ihtiyacı var ve mevcut hızla Fransa bu hedefe 2030'dan önce ulaşabilir.
Genel olarak, resimden Fransa'nın kusurlarıyla birlikte uzun vadeli bir enerji projeksiyon planı olduğunu ve Macron'un politikalarını bu hedeflere ulaşmak için uyarladığını görüyorum. Macron, 2017'de hedeflerini belirlerken Covid-19 ve Rusya-Ukrayna krizini öngöremezdi, dolayısıyla tüm hedeflerine ulaşmamasının geçerli sebepleri vardı. Cumhurbaşkanlığı’nın ilk döeminde enerji özelinde problem yaratan tek kararı, sonunda Sarı Ceketliler hareketine yol açan yakıt vergilerini artırmaktı.
Macron'un 2022 Seçimleri İçin Verdiği Sözler
2022'de Macron, nükleer enerjinin öncülük ettiği enerji politikalarını izlemeye devam etti. Bu kez yeni geliştirilen küçük modüler nükleer reaktörlere yapılan yatırımların karbon emisyonlarını azaltmaya odaklanırken enerji bağımsızlık seviyelerini korumaya devam edeceğini belirtti. Plana göre, ek 25 GW nükleer enerji üretmek için 14 yeni nükleer reaktör 2050 yılında aktif olacak.
Yenilenebilir enerji hedeflerinin odak noktası ayrıca 40 GW açık deniz rüzgar enerjisi üzerinde çalışarak ve güneş enerjisi üretim kapasitesini 100 GW'a çıkararak 2050'yi hedefleyecek. Enerji geçiş projeleri için tahsis edilen para yılda 10 milyar Euro olacak, bu da tüm dönem için Fransız altyapısının yeşil enerji geçişine harcanabilecek 50 milyar Euro anlamına geliyor. Buna 2030 yılına kadar 140 milyon ağaç dikmek de dahildir.
Fransa cumhurbaşkanı olarak ikinci döneminde Macron, Rusya-Ukrayna Savaşı ve devam eden enerji krizi nedeniyle enerji politikalarında ciddi zorluklarla karşılaşacak. Yeni nükleer santrallerin hayata geçirilmesi zaman alacak ve bölgedeki Rus saldırganlığı devam ederse enerji piyasalarındaki istikrarsızlıklar devam edecek. Bu koşullar altında, iklim hedeflerine ulaşmak ikincil hale gelebilir ve daha fazla erteleme görebiliriz. Kömür sektörünün de aynı nedenlerle acil durumlarda aktif kalmasını bekleyebiliriz.
Nükleer enerji teknolojilerine devam eden yatırımlar, enerji dönüşümüne yönelik büyük bir adımdır. Fransa, yaşam döngülerini tamamlamış eski nükleer santralleri kapatırken, onları daha güvenli yeni nükleer reaktörlerle değiştirmeyi hedefliyor. Yenilenebilir enerji projeleri planlandığı gibi başarılı olmasa bile, bu, aynı miktarda enerji için fosil yakıtlara dayanan bir ülkeye kıyasla Fransız karbon emisyonlarını daha düşük tutacaktır. Almanya nükleerden tamamen vazgeçmekte ısrar ederse, farklı yaklaşımlara sahip bu iki ülkenin aynı iklim hedeflerine nasıl ulaşacağını izlemek çok ilginç olacak.
Comments