top of page
Synergy Logo TR.png

Son Sekiz Yıl - Başak Bozoğlu


Yeni yılın gelişiyle birlikte hem vizyonda hem de dijital platformlarda yeni filmler ve belgeseller seyirci ile buluşmaya başladı. Yukarı Bakma (Don’t Look Up) filmi ise 2022’nin ilk haftasında 152 milyon izlenme ile adından en çok söz ettiren filmi olmayı başardı. Gerek dünya çapında oyuncu kadrosu gerekse kara mizah türünde konusu ile sosyal medyada en çok konuşulan film oldu. Yukarı Bakma genç bir astronomun dünyaya yaklaşmakta olan ve dünyanın sonunu getirecek bir kurukluyıldızı keşfetmesini ele alıyor. Film konusu itibari ile yenilikçi olmasada sosyal medyayla birlikte ele alınışı yönünde oldukça gerçekçi. İki bilim insanın dünyanın sonunu getirecek bir olayı topluma ve siyasetçilere anlatmaya çalışması ise maalesef trajik ve çok tanıdık.


Bu filmden yola çıkarak akıllara gelen ilk soru ise insanoğlunun kendi sonunu getirecek olaylara karşı kör olup olmadığıdır. 2018’de kırk dört ülkeden iki binden fazla bilim insanı altı bin bilimsel çalışmayı kanıt olarak göstererek dünyanın on iki yıl sonra geri döndürülemeyecek derecede ısınacak olduğunu açıkladılar. IPPC (The International Panel on Climate Change) Uluslararası İklim Değişikliği Panelinde Birleşmiş Milletlere bağlı olarak çalışan ve küresel iklim değişikliği üzerinde bilimsel çalışmalar yapan araştırmacılar geri döndürülemeyecek nokta için tüm dünyayı uyardı. O dönemde üç beş YouTube videosu, bir iki haber kanalı yayını ve köşe yazıları insanları harekete geçirmek için ne derece etkili oldu tam olarak bilinemiyor. Ancak harekete geçmek için 8 yıllık bir zaman aralığı kaldı. Aslında, iklim krizinin en iyi taraflarından biri ise gelen göktaşını yada kuruklu yıldızı görmez iken, iklimin değiştiğini birebir deneyimlebiliyor olmak. Son beş yılda sık sık bu yıl kış geç geldi, kavurucu sıcaklar önceki yıllara göre çok daha kötü, tarım arazilerinde yangın, dere yataklarında sel arttı gibi sohbetleri duymuşsunuzdur. Maalesef durum çok daha kötü. Son on yıl ölçüm yapılan son yüz kırk yılın en sıcak yılı oldu. Bu durum insanların esenliği, hayvanların, doğanın kısaca tüm ekosistem için korkunç bir tehdit oluşturuyor.


Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Fatih Birol Covid-19 pandemi sonrasında ülkelerin ekonomilerini toparlamak adına temiz ve yenilenebilir enerjiye ayırdıkları bütçelerin düştüğünü ve 2023 yılına kadar dünyada karbon emisyonlarının tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşacağını açıkladı. Fatih Birol aynı zamanda Paris İklim Anlaşmasında 1,5 santigrat derece sıcaklık hedefine ulaşmaktan çok uzak olunduğunu, hükümetlerin ise özellikle pandemi sonrası karbon emisyonunu azaltmak için gerekli adımları atmadıkları ve maddi destek konusunda yardımcı olmadıklarını belirtti.


IPCC’nin raporuna göre (Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli Raporu), küresel ısınma artışının 1.5° C civarında sınırlandırılamayıp 2°C derecelik bir artış olması halinde gezegenin 12'de biri ile 5'de biri arası bir büyüklükte yeşil alanın çölleşmesi, mercanların % 99'unun yok olması, fazladan 450 milyon insanın düzenli olarak aşırı sıcakların etkisi altında kalması, yüz milyonlarcasının iklim değişikliğine bağlı olarak yoksulluk sınırının altına düşmesi anlamına geliyor. Aynı zamanda bütün ekosistemin kendi içinde var olan muazzam düzeni geri döndürelemeyecek şekilde yok olmuş olacak. Şuan da insanoğlu bu düzeni koruyabilecek en azından kontrol altına alabilecek tek canlı türü.


Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) 2021’in sonunda yayınladığı yıllık Sera Gazı Bülteni’ne göre atmosferdeki sera gazı birikimi 2020’de pandemi döneminde tüm dünyanın durmasına rağmen rekor düzeye ulaştı. Yayınlanan bültene görekarbondioksit, metan ve azot oksit miktarları son yılın ortalama seviyelerinden daha fazla arttı.


Artışlarla birlikte Grönland ve Antartika’da buzullar hızla erimekte, hava, deniz ve toprak ile ilgili afetlerin sayısı beş kat arttı, küresel deniz seviyeleri yirmi cm yükseldi ve hala yükselmeye devam ediyor.


Bilim insanlarına göre sorunun kaynağı insanların faliyetleri olduğu gibi çözümü de insan. COP26, Paris İklim Anlaşması’nda verilen sözlerin tutulması, her hükümetin kendi eğitim ve çalışma planlarını bir an önce uygulamaya koyması, petrol ve doğal gaz, kömürden kaynaklı emisyonların azaltılması kısa vadede büyük sonuçlar elde edilmesini sağlayabilir. Önemli olan bu gerçekleri unutmadan yaşamımıza devam etmek ve küçük büyük demeden atılabilinecek tüm adımları atmak. Ortada bi gerçek varken, çözümleri yüzlerce bilim insanı tarafından söyleniyorken, iş hükümetlere ve insanların gözünü açıp çalışmaya devam etmesine kalıyor. Yaklaşmakta olan bir tehlike gerçeği var ve bize düşen gözümüzü açıp atılabilcek tüm adımları atmak, tartışmak, insanları bilgilendirmek ve küresel iklim sorununu gerçekten herkesin problemlerinden haline getirmek.

Comments


bottom of page