Türkiye’de günümüze kadar toplamda 322 bin adet sivil toplum kuruluşu açıldığını biliyor muydunuz? Bunların şu an 122 bin kadarı faal olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Mesleki ve dayanışma dernekleri sayıları (38 bin tane) ile sivil toplum kuruluşlarının başında gelirken, %2.1’ini 2.663 topluluk sayısı ile çevre, doğal hayat ve hayvanları koruma dernekleri oluşturmaktadır. Sivil toplum kuruluşları (STK'lar) birçok kamu eylemi alanında üçüncü sektör aktörleri olarak kabul edilmektedir. STK'lar en iyi iki farklı, ancak genellikle birbiriyle ilişkili faaliyet türleri ile tanınırlar: ihtiyacı olan insanlara hizmet sunumu ve politika savunuculuğunun organizasyonu. STK'lar ayrıca demokrasi inşası, çatışma çözümü, insan hakları çalışmaları, kültürel koruma, çevresel aktivizm, politika analizi, araştırma ve bilgi sağlama gibi çok çeşitli diğer özel rollerde de aktiftir. Türkiye'de en bilinen çevre STK’larına bakıldığı zaman, kendileri içerik açısından farklılıklar gösteriyor ve insanlara karşı olan şeffaflık ayarı değişiyor.
TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı)’nın internet sitesine bakıldığı zaman, birçok bilgi görmek mümkün. Bunların içinde mali raporlar da vardır. İçinde bulunulan ekonomik sıkıntıların içinde, gelir-gider tablosunu görmek verilen oranlar sayesinde yatırımcıların ve bağışçıların o şirketlere ya da organizasyonlara ne kadar sadık olduğunu anlamasına yardım ediyor. Bu aynı zamanda yapılan bağışların nereye gittiğini anlamak için gayet iyi bir yöntem. Lakin, Türkiye’deki her sivil toplum kuruluşu bunu yapmıyor. TEMA ve TÜRÇEK (Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu) bunu her sene yapıyor olmasa bile, bunu bireylere göstermekten çekinmez iken, Çevko Vakfı (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı), Doğa Derneği gibi STK’lar da bunları görmüyoruz. Bu da şeffaflıklarının diğer kurumlara göre daha az olduğunun bariz örneklerinden biridir. WWF-Türkiye yani Doğal Hayatı Koruma Vakfı, büyük bir uluslararası organizasyonun parçası olduğu ve sürdürülebilirliğini devam ettirmek için, saydamlığını korumaktadır. Bununla beraber, bireyler verdikleri paranın nereye gittiğini görmek için sadece mali rapora bakmaları gerekmez. Yapılan projeler, bu projelerin büyüklüğü ve içeriği de en az kurumların bireylere ve üyelerine olan açıklığı kadar önemlidir.
STK’ların gerçekten çevreyi önemseyip, çevre sorunları üzerine gerekli çözümleri aradıklarını ve kuruluş amaçlarına ne derece bağlı kaldıklarını, az da olsa yaptıklarına bakılarak anlaşılabilir. Sosyal medya ve internet sitesi insanlara bu kaynağı yeterli şekilde sunmaktadır. Örnek olarak TEMA ve bazı STK’lar hukuksal bağlamda da çalışmalarını sürdürmektedir. Kurumlar gerekli mecralara başvurarak, sadece protesto ederek değil, aynı zamanda gerekli yerleri dava ederek de, amaçlarına ulaşmayı hedeflemişlerdir. Devletin yetemediği yerde, insanların mağdur olduğu zamanlarda, hukuksal yollara başvurarak insanlara huzur ve mutluluk vermeyi amaçlamışlardır. Hukukun yanında, STK’lar, insanlara kolaylık sunarak internet sayfalarından insanlara bilgi ve haber sunarak onları bilinçlendirmeye devam etmektedir. Bunu birçok Türk sivil toplum kuruluşu yapmaktadır. Bazı STK’lar dergi basmaktadır ve belli aralıklarla bunları okuyucularına sunmaktadır. İnsanları bilinçlendirmenin farklı yöntemleri vardır ve her ne şekilde olursa olsun, konu Türkiye’nin ve dünyanın bir adım öne gitmesi ise, haber paylaşmak, dergi yayınlamak ve bunlar gibi birçok yöntemle insanları bilgilendirmek, bir STK’nın amaçlarından biri olmalıdır.
Bazı kurumlar, isimlerine bağlı kalarak, çevre ile genel olarak ilgilenmemiştir. Örneğin, DenizTemiz Derneği (TURMEPA), bir çevre kurumu olsa bile, spesifik olarak denizler ile ilgilenmektedir ve projelerini buna göre çizmektir. ÇEKÜL, yani Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı, kültür ile ilgili de projeler başlatıp, kültürü korumak, sürdürmek ve kentleri restorasyona ulaştırmak isteyen bir çevre kuruluşudur. Bu da projelerinin ve yazdıkları haber ve bilgilendirme çalışmalarının az da olsa farklı yönlere bakmasına neden olmuştur. Fakat, aynı zamanda da, 7 Ağaç ormanları programı ile Türkiye'nin ağaçlandırılmasında büyük bir rol oynamıştır. Çevko vakfı ise atıklar üzerine yoğunlaşan bir kuruluş olduğu için, insanlara ÇEVKO Atık Biriktirme Noktaları ile, nerede geri dönüşüm yapabileceklerini gösteren bir harita sağlamıştır. Bunu yaparken aynı zamanda da, küreselleşen bir proje olan uluslararası Yeşil Nokta’nın 2003 yılında Türkiye'deki kullanım hakkını elde etmiştir. Ambalajların üzerindeki "Yeşil Nokta" işareti, ürünü piyasaya süren şirketin ya da işletmenin, çevre ve ambalajın geri kazanımı ile ilgili yasal yükümlülüklerin yerine getirildiğini göstermektedir. Bu proje ile birlikte, ismi doğrultusunda Çevko vakfının amaçlarına bir noktada yaklaştığını söylemek mümkündür. Uluslararası çalışan Çevko vakfının yanında, küreselleşmeye çalışan tek Çevre ve doğal hayat STK’ları da vardır. STK’lar ülke içi hareket etseler bile, başka ülkelerle yapılan dayanışma, çevre gibi bir dünya çapında sahip olunan problem için çok önemlidir. Sonuçta, sadece Türkiye bu probleme sahip değildir ve olmayacaktır.
Bugün, birçok insan uluslararası organizasyonlardan olan Greenpeace ve WWF’ten haberdarken, kendi ülkelerinde olan sivil toplum kuruluşlarından bihaberdirler. Bu durum, birçok STK’nın kendini geliştiremeden kapanmasına neden olmaktadır. Fakat, bir organizasyonun ufakta olsa bir faaliyet sürdürmesi, her şekilde insanlık için bir kârdır. Çevre problemleri ve getirecekleri olan felaketler, birçok insanın artık farkında olması gereken konulardır. STK’lar bu noktada çok büyük bir rol oynarlar. Daha iyi bir dünya için, aynı düşünce ve amaçta olan insanların ortak bir paydada buluşup, düşüncelerini kamuoyuna farklı şekilde sunmaları, problemlerin kendi kendilerine çözülmelerini beklemekten katbekat daha iyidir.
Comments